21 Nisan 2013 Pazar

İngilizce Finansal Terimler


İngilizce'de bir çok ekonomi ve finans kısaltması var,bunları sizler iiçin kısaca derlemek istedik işte sık karşılaşabileceğiniz ingilizce finans tesimleri :

B.A.      Banker’s Acceptance    Banka kabulü banka üzerine keşide edilen bir poliçenin bankaca kabul edilmesi.                                                
B.A.F.      Bunker Adjusment Factor için kısaltma.Akaryakıt Ayarlama Faktörü.Deniz hat işletmecilerini dalgalanan akaryakıt fiyatlarından korumak için kullanılır."FAF-Fuel Adjusment Factor" olarak da geçer.
 B.B. 1.         Ballast Bonus için kısaltma.Geminin bir önceki seferindeki tahliye limanı ile bir sonraki seferindeki yükleme limanı arasında ana navlun hesabında önemsiz görülmeyecek kadar bir boş gidiş mesafesi ve maliyeti olması halinde,bu boş gidiş maliyetini karşılamak için alınan ücrettir. 2."Bare Boat" için kısaltma.Çıplak gemi kiralama. 3."Bar-Bound" için kısaltma.Tahıl ticaretinde "River Plate" sağlık koşulu.
 B.B.B. Before Breaking Bulk           Yükü (dökme) boşaltmaya başlamadan önce
 B.C.O.        Beneficial Cargo Owner için kısaltma.Yararlanan yük sahibi.Varış yerinde malı teslim alan,malın taşınmasında üçüncü kişi olarak hareket etmeyen ve kayıtlarda ithalatçı olarak belirtilen kişi.
 B.E.A.M.         Geminin genişliği.
 B.L.S. (BALES)      Balya.
 B.O.W.        Geminin önü.
 Back Haul           Geri dönüş.Geri dönüş yükü.
 Backlog               Süresi geçtiği halde bitirilmiş işler, suspan işler,yerine getirilmemiş siparişler.
 Backvalue/Backvaluation       Geri bir tarih itibariyle hesaba kayıt.
 Bail         Kefalet
 Balance         Bakiye,kalan denge.
 Balance- bal.          Denge
 Balloon Freight   .     Hafif ve hacimli yük
 Bank , Banking Hause         Banka
 Bank accaunt         Banka hesabı
 Bank book passbook         Hesap cüzdanı
 Bank Clerk Bank Official         Banka memuru
 Bank Credit         Banka kredisi
 Bank Discount         Banka iskontosu
 Bank Draft         Banka poliçesi
 Bank Guarantiee         Banka garantisi.Bankanın taşıyıcıya orijinal konşimentonun kaybolması ya da yanlış yere gitmesi halinde verdiği garanti.
 Bank Manager        Banka müdürü
 Bank Rate         Banka faiz oranı
 Bank Vault         Banka kasası
 Bankbook Passbook         Banka cüzdanı
 Banker Bank Emplayer         Bankacı
Bankers Acceptance         Banka kabulü bankanın mal bedelini temsil eden poliçe veya bono üzerine, borcu üstlendiğine dair kefaleti accepted ibaresinin altına banka kaşe, tarih ve imza koyarak banka kabulü yaratmış olur.
Bankers Card         Banka kartı
Banking         Bankacılık
Banknote- B/N          Banknot
Bankrupt- bkpt          Müflis
    Bar chart    .     Çubuk grafiği
    Bar code          Bar kod, perakendecilikte elektronik stok kontrol yöntemi.
    Bar Draught- B.D          Şığlıkta gerekli min.su çekimi
    Barge Carriers          Mavna taşıyıcısı.Mavnalı taşımak için tasarlanan gemi.
    Barratry         Gemi kaptanı veya diğer gemi yönetiminin,gemi sahibinin rızası ve amaçları dışında gerçekleştirdikleri yasadışı davranışlar veya yolsuzluklar için kullanılan terim.Zarara yol açacak ihmal ve diğer yolsuzluklar da bu kapsama girer.
    Barrel (BBL)-bre         Varil.60 'F'de 42 galon sıvıyı taşıyabilen kap.
    Barter         Takas
    Barter trade        Mal takası biçiminde ticaret    
    Base Rate         Ana navlun.Ek masrafları haricindeki temel tarifede belirlenen taşımacılık ücreti.
    Batch        Yığın
    Bearer        Hamil,taşıyan
    Below par         Bir menkul değerin piyasa değerinin nominal değerin altında olması hali.
    Belt Line        Ticari bölgede hizmet veren değişimli ray sistemi.
    Beneficial        Lehtar
    Beneficiary          Lehdar.Ödeme almaya yetkili kılınan şahıs veya firma.
    Benefit        Menfaat
    Benefit         Yarar;fayda, yararlanmak,menfaat
    Berth Terms         Yükleme ve boşaltma şartı.Geminin yükleme aldığı rıhtımdan boşaltma yapacağı rıhtıma kadar masrafları kapsayan şartlar."Yanaşma Şartı" olarak da geçer.
    Berth terms- B.T         Yükleme ve boşaltma kuralları
    Bid and offer        Döviz ticaretinde bid alış fiyatı, offer satış fiyatıdır.
    Bid bond         Geçici teminat mektubu, ihaleye katılmak için genellikle işin %5'i oranında verilen teminat mektubu.
    Bileteral          Karşılıklı.Tarafların karşılıklı rızasını gösteren kontrat terimi.İki taraflı.
    Bill Book- B.B         Borç senedi defteri
    Bill of collection                                                                            Tahsile gönderilmiş poliçe.
    Bill Of Exchange          Senet,poliçe,konşimento gibi ödeme araçları.
    Bill of Exchange- B/E       Poliçe, ciro ile devrolunan kıymetli evrak
    Bill of Health/Bulkhead- B.H          Sağlık sertifikası/Dökme yük için gerekli düşey bölme
    Bill Of Lading          Konşimento.Mal,hammadde ve eşyanın taşınmasında kullanılan çok yönlü kullanımı olan temel ve kıymetli evrak.Konşimento navlunu,taşınan malların özelliklerini,rotayı ve yük üzerindeki mülkiyet hakkı olan tarafları belirler.
    Bill Of Party         Hizmet karşılığında ödeme yapmakla mükellef kılınan müşteri.
    Bill Of Sale        Yükün mülkiyetini bir ödeme veya borçlanma karşılığında devreden vesika.
    Bill of Sale/Balance Sheet- B/S          Satış faturası/Bilanço
    Bill payable- B/P         Ödenecek senetler
    Billed Weight        Faturalandırılmış ağırlık.Konşimentoda belirtilen yükün ağırlığı.
    Bills discounted/Bank draft- b.d         İskonto edilmiş senet/Banka keşidesi
    Bills for collection- B/C          Tahsile verilen senetler
    Bills payable- B/P          Borç senedi
    Binding          Bağlayıcı
    Black/African American         Zenci,  /Afrikalı Amerikalı
    Blanket Bond        Birkaç kişi,mal ve eşyayı kapsayan tahvil.
    Blanket Rate         Tek bir yüklemedeki değişik mal kalemlerine uygulanabilir taşıma ücreti/tarifesi.
    Blanket Waybill           Birden fazla seferle taşınan yük için düzenlenen konşimento.
    Blind Shipment          Konşimentoda alıcısı veya gönderici belirtilmeden yapılan yükleme.
    Block Stowage         İstem dışı oynamaları önleyecek biçimde yapılan yük istifi
    Blocked Trains          Blok tren.Farklı istasyonlarda durup vagon eklenip çıkartılmadan,tek bir varış noktasına çok sayıda vagonu taşıyan yük treni.
    Blocking Or Bracing         Yüklerin sabitlenmesi için yanlarına konan ağaç yada metal destekler.
    Blue chips         Çok güvenilir ve düşük riskli hisse senetleri. General motor IBM microsoft hisseleri.
    Board          Borda.Araca erişim sağlama.
    Board Feet        12 inç genişliğinde 1 feet uzunluğunda yük ölçüsü.
    Board of Trade- B.O.T.       Ticaret Heyeti
    Boards- Bds           Tahta, mukavva
    Bobtall          Treylersiz bir çekicinin karayolunda seyretmesi.
    Bogie       Konteynerin altına monte edilen tekerlek sistemi.
    Bolster          Şasiye monte edilen Konteynerin güvenliğini sağlayan parça.
    Bona fide         İyi niyet bonafide-holder- iyi niyetli hamil.                                                                                
    Bond- Bd         Tahvil
    Bond Port        Giriş gümrük limanı
    Bonded Freight         Gümrüklü yük.
    Bonded goods- B/G        Gümrüğü ödenmemiş transit mal
    Bonded Warehouse         Gümrüklü depo.Gümrük yetkilileri tarafından gümrük işlemlerinin tamamlanıncaya kadar malın depolanmasına izin verdiği antrepo.
    Booking         Rezervasyon.
    Booking Number        Rezervasyon numarası.
    Borrower         Kredi veya borç alan şahıs borçlu
    Both Dates Inclusive- B.D.I.          Her iki tarih dahil
    Both ends, at both load/discharge ports-B.E.          Küpeşterler,  yükleme/boşaltma limanları
    Bottom- Air Delivery        Sıcaklık kontrollü konteynerde hava sirkülasyonunu sağlayan düzenek.
    Bottom Side Rails         Konteynerin tabanındaki uzunluksal yapı elemanları.
    Boxcar         Kapalı demiryolu yük aracı.
    Branch Bank         Banka şubesi
    Break Bulk         Dökme yük.
    Bridge Point          Ön taşıma noktası.Bir limandan başka limana taşınan yükün toplandığı kara noktası.
    Bridge Port          Ön taşıma limanı.Bir gemiyle taşınan yükün toplanarak konteynere yüklendiği ve yeniden taşınmak üzere başka bir limana aktarıldığı liman.
    Broken Stowage         Yüklenen kargonun cins ve özelliğinden ya da yerleştirilmesindeki planlama hatasından dolayı kullanılamayan alan.
    Broker          Komisyoncu.Bir yükü taşımaya hazırlanan ve yükün taşınmasından bir komisyon elde eden kişi.
    Brokerage        Komisyonculuk.
    Brought down- B/D        Nakil yekün
    Bulk Cargo           Dökme yük.Maden cevheri,kömür,kum vb. gibi,paketlenmemiş veya konteynere konmamış,üzeri işaretlenmemiş yük.
    Bulk Carriers          Dökme yük taşıyıcısı.Hububat,gübre,maden filizi ve petrol gibi dökme malları taşımak için inşa edilmiş bütün gemiler.
    Bulk Freight  Contanier        Dökme yükler için bir boşaltma kapağı olarak olan konteyner.
    Bulkhead           Ayraç. Konteyner,vagon vb. taşıma kaplarında malların birbirinden ayrı taşınmasına yarayan separatör.
    Bull Rings          Taşınan malı sağlamlaştırmak ve kaymasının engellemek için konteynerin tabanına yerleştirilen parçalar.
    Bunker Charge          Yakıt ayarlama faktörü. bkz.BAF
    Bunkers          Gemi yakıtı.
    Burglary          Soygun,Soygunculuk
    Business          İş,iş hayatı
    Business interruption insurance           İş kesilmesi sigortası
    Business related          İşle ilgili
    Business-minded           Ticari zihniyete sahip
    Buyer's option- B.O         Alıcı opsiyonu
    By procuration (power of attorey)- b.p           Vekaleten imzaya yetkili

16 Nisan 2013 Salı

İngilizcede Aktarma Cümleleri - Reported Speech


Merhaba ingilizce'nin önemli konularından biri ile yine birlikteyiz.Güneşli İngilizce Kursu olarak sizlere ingilizce'de aktarma cümleleri (report speech) hakkında bilğilendirmeye çalışacağız.
Duyduklarımızı nadiren aynı kelimeleri kullanarak anlatırız, genelde olayı özetler, asıl fikri veririz. Kendi görüşümüzü desteklemek için çoğu zaman bir konuda kendi fikirlerimizle birlikte başkalarının görüşlerini de anlatırız. Ya da daha basitçe sadece bir başkasının söylediğini aktarırız.

Buna reported ya daindirectspeech, yani aktarılmış konuşma diyoruz.

Genellikle zamanı değiştiririz.

Eğer aktarılan eylem geniş zaman, yakın geçmiş zaman ya da gelecek zamanla ifade ediliyorsa aktarılan cümleden kullanılan zaman aynı kalır, değişmez.

He says it is raining. (Yağmur yağdığını söylüyor.)

Duygu has said she goes school every day (Her gün okula gittiğini söylemişti.)

Özge will say that she likes cats. (Kedileri sevdiğini söyleyecek.)

Eğer aktarılan eylem geçmişte yapılmışsa, cümle geçmiş zaman olur.

He said it was raining. (Yağmur yağdığını söyledi.)

Duygu said she went school everyday. (Duygu her gün okula gittiğini söyledi.)

Özge said she liked cats. (Özge kedileri sevdiğini söyledi.)

Eğer aktarılan eylem genelgeçer bir olayı anlatıyorsa, aktarılan cümle geniş zamanla ifade edilir.

Scientists say that global warming is dangerous. (Bilimadamları küresel ısınmanın tehlikeli olduğunu söylüyor.)
Zaman Zarfları ve Zamirlerin Değiştirilmesi

Konuşma aktarılırken, zamirin cümlede geçen nesne ile uyumlu hale gelebilmesi için zamiri de değiştirmek gerekir.

Esra said: "I want to earn my own money.'  (Esra : "Kendi paramı kazanmak istiyorum." dedi.)

Esra said she wanted to earn her own money. (Esra kendi parasını kazanmak istediğini söyledi.)

Ali said: "My wife went with me to the show.' (Ali: "Eşim şova benimle gitti.')

Ali said his wife had gone with him to the show. (Ali eşinin şova onunla gittiğini söyledi.)

Konuşulan anı; geniş zaman, geçmiş zaman veya gelecek zamanla uyumlu hale getirmek için zaman zarflarını da değiştirmek gerekir.

Esra said: "I went to school yesterday.'  (Esra: "Dün okula gittim.' dedi.)

Esra said that she had gone to school the previous day. (Esra dün okula gittiğini söyledi.)

Ali said: "My wife went with me to the show yesterday.' (Ali said his wife had gone with him to the show the previous day.)

3 Nisan 2013 Çarşamba

Güneşli İngilizce Kursu-İngilizce Zaman Edatları

at Kullanımı: de, da, ye, ya, e, a

at İngilizcede zaman edatı olarak saatlerle birlikte kullanılır.
  • I will see you at 4:15.
    Seninle saat 4:15'de görüşeceğim.
  • The plane leaves at six.
    Uçak saat 6'da kalkacak.
  • Call me at lunchtime.
    Beni öğlen vaktinde ara. (lucnhtime: yemek vakti anlamına da gelir.)
Önemli: Zaman ile ilgili soru sorarken şu yanlışı yapmayalım:
At what time ...?
Bu şekilde sorulmaz. Doğrusu şöyledir:
What time ...?

on Kullanımı: üstünde, üzerinde, de, e doğru, yönünde, ile, civarında, esnasında

Zaman edatı olarak on, günlerde, tarihlerde ve Monday morning, Friday afternoon gibi ifadelerde kullanılır.
  • I'll be at home on Tuesday.
    Salı günü evde olacağım.
  • The meeting's on June 23rd.
    Toplantı haziranın 23'ünde yapılacak.
  • I had to work on Christmas Day.
    Noel gününde de çalışmalıyım.
  • We get up late on Sundays.
    Pazar günü geç kalkarız.
  • I'm always sleepy on Monday mornings.
    Pazartesi sabahları daima uykulu olurum.
Aşağıdaki örnek cümlelerde at ve on zaman edatlarının kullanımlarını inceleyelim:
  • What are you doing on Saturday?
  • Can you wake me at 6:30?
  • The classes start on September 8th.
  • I'll be at work late on Tuesday morning.
  • I have my guitar lessons at 10:00 on Wednesdays.
  • She got married on Easter Monday.
  • My new job starts on April 17th.
  • Can we meet at lunchtime on Tuesday?

In Kullanımı: de, da, içinde, içine, halinde, olarak, içeriye, içeri

In edatı, in the morning, in the afternoon, in the evening ile birlikte kullanılır.
Önemli: night ile birlikte in kullanılmaz, at kullanılır: At night
In edatı, haftaları, mevsimleri, ayları, yılları ve yüzyılları söylerken kullanılır.
  • We're going to Denmark in the first week of May.
  • I always get unhappy in the winter.
  • Shakespeare died in 1616.
  • There were terrible wars in the 17th century.
  • My birthday's in March.
Bunların yanında at the weekend, at Christmas, at Easter kullanımları da vardır.
  • What are you doing at the weekend?
  • Did you go away at Christmas?
Aşağıdaki örneklerde in, at ve on kullanımlarını inceleyelim:
  • We all went to Wales at the weekend.
  • I usually go skiing in February.
  • She finished school in 1996.
  • My mother usually comes to stay in Christmas.
  • I don't like driving at night.
  • Our garden looks wonderful in the spring.
  • I usually stop work at 5:00 in the afternoon.
  • I will finish university in June.
  • I last saw her in 1998.
  • I'm never hungry early in the morning.
Önemli: This, next, last ve every gibi genel ifadelerden önce preposition-edat kullanmayız.
  • What are you doing this afternoon?
  • Googbye. See you next week.
  • Bill was here last Tuesday.
  • We go on holiday to the same place every year.
Bir işin ne kadar sürede biteceğinden söz ederken in kullanırız.
  • They built our house in three months.
  • Your soup will be ready in ten minutes.

From ... to, until ve by kullanımı:

Until ya da till (informal), "kadar, değin, dek" anlamlarına gelmektedir ve bir işin ne zaman biteceğini anlatmakta kullanılır.
  • We played football until 5 o'clock.
  • I will be in London till Thursday.
  • It was a great party. We danced until six o'clock in the morning.
  • I'm going to have a sandwich now. I can't wait until/till lunchtime.
  • Granny's coming on Monday for a few days. She's going to stay until/till Saturday.
  • When I was young, you had to go to school until/till the age of 14.
  • I didn't like the film, so I didn't stay until/till the end.
  • I'm doing a three-month computer course; it goes on until/till July.
From ... to/until/till, bir olayın ya da durumun başlangıç ve bitiş zamanını verirken kullanırız.
  • He read the paper from 7:30 to 8:30.
    He read the paper from 7:30 until/till 8:30.
  • He washed the car from 8:00 to 9:00.
    He washed the car from 8:00 until/till 9:00.
  • He played tennis from 10:00 to 11:00.
    He played tennis from 10:00 until/till 11:00.
Eğer belli bir zaman diliminde bir eylemin gerçekleşmesini istiyorsak (o zamanı geçmemeli), until yerine by kullanırız.
  • You can keep the car until Sunday.
    (Araba pazar gününe kadar sende kalabilir.)
  • You really must bring it back by 12:00 on Sunday.
    (Arabayı pazar günü en geç 12:00'da geri getirmelisin. Bundan önce de getirebilirsin.)
Aşağıdaki örnek cümlelere bakalım:
  • This book must go back to the library by Tuesday.
  • The film goes on until 9:30.
  • Can you finish painting the room by Friday?

For, during ve while kullanımı:

For, bize olayın ya da durumun ne kadar sürdüğünü anlatırken kullanılır. During ise ne zaman olduğunu anlatırken.
  • I slept for 20 minutes during the lesson.
    (Derste 20 dakika uyudum.)
  • The journey lasted for three days.
  • There was a rainstorm during the night.
  • I lived in Mexico for six years.
  • I got a headache during the examination.
  • We visited Kyoto during our holiday in Japan.
  • The electricity went off for two hours during afternoon.
  • Alex and his wife met during the war.
During, preposition yani edat olarak kullanılır. During + isim
While ise bağlaç olarak kullanılır. While + özne + fiil.
  • They got into the house during the night.
  • They got into the house while I was asleep.
  • He got ill during the jurnay.
  • He got ill while he was travelling.
Aşağıdaki ifadelerin nasıl değiştiklerine dikkat edelim:
  • during the meal (I/eat) .. while I was eating.
  • while I was travelling (journey) .. during the journey.
  • during the game (they/play) .. while they were playing.
  • while we were listening (lesson) .. during the lesson.
  • while they were fighting (war) .. during the war.
  • during the conversation (they/talk) .. while they were talking.
Aşağıdaki örnek cümlelerde, for ile birlikte kullanılan faydalı bazı ifadeleri inceleyelim:
  • They waited for a long time, but the bus didn't come.
  • I will love you for ever.
  • Could I talk to you for a minute or two.
  • I played tennis for a couple of hours and then went home.
  • I went to sleep for a moment during the opera.
  • They put him in prison for life.